Gözlüklü Kitap
  • 💗
  • Ana Sayfa
  • Ben?
  • 💗

 


Kitap Adı: En Çok Beni Sev
Yazar: Julia Quinn
Sayfa Sayısı: 375
Yayınevi: Epsilon
Basım Tarihi: 2011



Tanıtım Bülteni

Yazarınız 1814’ün olaylarla dolu bir sezon olacağına inanıyor, özellikle de bugüne kadar evlenmeyi düşündüğüne dair hiçbir işarette bulunmayan, Londra’nın en gözde bekârı Anthony Bridgerton için. Aslında neden evlensin ki? Söz konusu eksiksiz bir zampara gibi davranmak olduğunda, ondan daha iyisi bulunamaz...

LEYDİ WHISTLEDOWN’UN CEMİYET GAZETESİ, Nisan 1814

 

Ne var ki dedikoducu yazarımız bu defa yanılıyordu. Anthony Bridgerton sadece evlilik kararı kalmamış, bir eş adayı da seçmişti! Önündeki tek engel ise seçtiği kişinin ablası Kate Sheffield’dı - kendisi Londra balolarının o güne dek gördüğü en baş belası kişiydi. Nüktedan ve entrikacı Kate, bir yandan bu izdivacı engellemek konusundaki kararlılığıyla Anthony’yi deli ederken, diğer yandan çapkın vikontun erotik rüyalarının başmisafiri oluyordu. Genel inancın aksine Kate, zampara beylerin zamanla ıslah olup iyi birer koca olabileceklerine inanmıyordu ve Anthony Bridgerton da bu zamparaların arasında en ahlaksız olanıydı. Kate kız kardeşini korumaya kesin kararlıydı fakat kendi kalbinin korunmasızlığı yüzünden de endişe içerisindeydi. Ve Anthony’nin dudakları kendi dudaklarına değdiği anda, Kate ona karşı koyamayacağını anlayıp korkuya kapılmıştı...







YORUMUM


Bu kitabı, serisin ilk kitabı olan Yüreğe Söz Geçmiyor -eğer yorumumu okumadıysanız burada kendisi- kitabına göre daha çok sevdim. Bence bu kitabı daha çok sevmemin nedenleri:
1-Anthony'nin Kont olması
2-Kontlara düşmem
3-Kate

Bu nedenler benim için kesinlikle yeterli :) 

Öncelikle Anthony karakterinin ilk kitapta aşırı yobaz olması bir tık canımı sıkmadı değil. Hatırlarsanız eğer, kendisi 'namus temizleme' gibi nitelendirebileceğimiz bir düello hazırlamıştı (wtf). Hatta birinci kitap yüzünden ikinci kitabı -bu kitabı- pek okumak istemedim ama şu an serinin en beğendiğim kitabı oldu. Çünkü karakterler ve konu olarak ilk kitaptan daha iyi olduğunu düşünüyorum.

Anthony'nin bazı hal ve hareketleri canımı sıksa da Kate karakteri her şeyi kusursuzca kapatıyordu. Kate, çok mantıklı bir karakter. Tarihi bir aşk romanında isteyebileceğiniz en düzgün kadın karakter bence. Yani kendisi 'aynı durumda olsak biz ne yapardık'ın vücut bulmuş hali olabilir. Kate zeki, sivri dilli, dik başlı ve mantıklı. Anthony ise öncelikle Kont sonra zampara ve daha sonraysa Kate'in kardeşine yürüyen bir mal. Bunların hepsini birleştirince de okuması keyifli bir 'Aşk Romanı' çıkıyor karşımıza.

Evet, okuması keyifliydi ve diğer kitaba nazaran komikti. Komikten kastım, olayların komikliğiydi yoksa espri üstüne esprilik bir durum yok, genelde durum komedisi. Anthony'nin sinir krizlerine gülmemek elde değil. Aynı zamanda komik olduğu kadar hüzünlüydü de çünkü iki ana karakterinde küçüklükten gelen travmalarını da okuyorduk. O travmaları birlikte yenmeye çalışmaları da kitabı güzel kılan şeylerden biri. Travmalarla baş etmek = Birbirine daha çok bağlanmak

Birinci kitapta bulunan karakterleri bu kitapta da göreceksiniz. Özellikle Colin'i <3

Şimdiden iyi okumalar...

(Biraz kısa bir yorum oldu ama şu an serinin 5. kitabını okuduğum için fazla yazacak bir şey bulamadım)

❤

Serinin Diğer Yorumları İçin:
1- Yüreğe Söz Geçmiyor
2- En Çok Beni Sev
3- Son Söz Aşkın
4- Rüyalar Gerçek Olsa
5- Sonsuz Sevgilerimle
7- Öpüşünde Saklı

❤





ALINTILAR


*

“Aşk, yüreğini tamamlayacak kişiyi bulabilmektedir.”


*

“Biliyorum, insanın en sevdikleriyle bile korkularını paylaşmasının ne denli zor olduğunu biliyorum.”


*

"Her bir dakikanı ömrünün son anıymış gibi yaşamalısın ve her gününü hiç ölmeyecekmiş gibi geçirmelisin."

*




Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
❤




Kitap önerileri , Kitaplar , Bridgerton serisi , kitap yorumu

 

Kitap Adı: Palto
Yazar: Nikolay Gogol
Sayfa Sayısı:78
Tür: Öykü



Tanıtım Bülteni


"Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkar hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu."

"Küçük adam"ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy Akakiyeviç'in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya'sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında büyük bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılansa, otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza'nın büyüleyici çizimleri.





YORUMUM:

Yazacak çok bir şey yok aslında. Palto, Dünya Klasiklerinin başında gelen bir kitap. Çok hüzünlüydü. Akakiy'e çok üzüldüm, bahtsız adam yaa :( Hiç bir işi doğru gitmez mi bir insanın! Dönemin Rusya'sını da çok iyi ele almış bir öyküydü.
Gidişatı ve içinde çıkardığım anlamlarıyla beni derinden etkiledi. Herkesin kitaplığında olması gereken bir kitap. Duygusal ve ders çıkarılacak bir öykü.
Dostoyevski'nin de dediği gibi "Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık."



ALINTI


"İlişmeyin bana, niçin benim kalbimi kırıyorsunuz?" Sözcüklerinde ve bunları söyleyişindeki ses tonunda garip bir şey saklıydı. Bu sözlerde merhamet duygusu önünde diz çökme, merhamete çağrı gibi bir tını seziliyordu...


*

*

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
❤






Gogol , Palto kitap , Kitaplar , Kitap yorumu , Dünya kalasikleri , Kitap önerileri




Film Adı: Todo Sobre Mi Madre
Gösterim Tarihi: 1999
Yönetmen+Senaryo: Pedro Almodovar 

Aldığı Ödüllerin Bazıları: BAFTA En İyi Yabancı Dilde Film Ödülü
                                             Cannes Film Festivali En İyi Yönetmen Ödülü
                                             Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ı
                                             Altın Küre En İyi Yabancı Dilde Film Ödülü ...


KONUSU

Madrid'te yalnız bir anne olan Manuela, 17 yaşındaki oğlunu bir araba kazasında kaybetmesiyle perişan olur. Genç Esteban, başarılı bir yazar olmayı ve bir gün babasının kim olduğunu öğrenebilmeyi çok istiyordu. Manuela, oğlunun yazı defterini okuduktan sonra, Barcelona'ya gidip oğlunun babasını aramaya koyulur. Bu süreç yaşayacakları aşk, dostluk ve keder dolu anlara sebep olur.





YORUMUM


İzlediğim ilk Almodovar filmi ve çok heyecanlıydım. Genelde eski filmler yerine güncel filmleri izlemeyi tercih ederim ama bu film daha kapak fotoğrafıyla bile beni içine almayı başarmıştı. Gerçekten çok etkilendiğim bir film oldu. Çekimine, sahnelerine, renklerin uyumuna, repliklerine ve hikayesine bayıldım. Kısacası filmle ilgili her şeyi beğenmişim. Bu film, Almodovar marotonumun ilk filmi. Daha sonra -yani yarın- Sinir Krizinin Eşiğindeki Kadınlar filmini izleyeceğim.

Film, güçlü kadınlar ve cinsiyeti ne olursa olsun kadın hissedenlerin hayatıyla ilgiliydi. Perde arkasında kalmış ve dillendirilmeyen hayatların cesur bir şekilde sinemaya yansıtılması da diyebiliriz bence. Film işlediği konuyla kesinlikle döneminin ötesinde bir film. 

Hayatın size neler sunacağını bilemezsiniz ve hep zorluklarla karşınıza çıktığını düşünürsünüz. Filmde her kadın kendi karşısına çıkan zorlukla başa çıkıyordu aslında. Evlat kaybı, yalnızlık, şiddet...Ve bunlar filmde gerçekten çok güzel işlenmiş zorluklar. 

Annem Hakkında Her Şey filminin eşcinsellik, inanç, madde bağımlılığı, varoluşçuluk, travestilik, fuhuş, aids gibi konuları işlemesi 'dönemin ötesinde bir film' olduğunun kanıtıdır. Konulara cesur  ve anlayışlı yaklaşımı filme daha çok ısınmanızı sağlıyor. Filmdeki her kadın hayatla başa çıkmanın en güzel örneğini temsil ediyor.

Hem güldürebilen hem de kalbimi burkan bir filmdi. Ağladım, güldüm ama en çokta sevdim. Annem Hakkında Her Şey, yaşattığı hissiyat ve yol gösterici yanıyla size çok şey katabilecek çıktığı dönemin ötesinde bir film. Ve aynı zamanda da görsel olarak beğenebileceğiniz bir film. Eğer izleyecek bir film arıyorsanız bu filmi izlemenizi tavsiye ederim. Film hakkında spoi vermeden yazımı bitirmeyi düşünüyorum aslında. Ve bitirdim :)






REPLİKLER

“Dün gece annem bana bir fotoğraf verdi, yarısı yoktu. Söylemek istemedim ama benim hayatımın da bir yarısı yok.”

*

“Farklı olmak kolay iş değil. Bu işlerde kararlı davranmak gerek. Çünkü insan ne kadar farklı olursa hayalindeki kendine o kadar çok yaklaşır.”

*

"Her zaman iyi görünüp estetik cerrahı ve kozmetikteki gelişmeleri takip etmek zorundasın. Saygın gözükmek istiyorsan Chanel'dan şaşmayacaksın."
"Bu gerçek Chanel mi?"
"Tabii ki hayır! O kadar aç insan varken gerçek Chanel alır mıyım hiç? Gerçek olan tek şey hislerim. Bir de silikonlarım. Bir de 40 yıldır yediğim dayak..."

*




*

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
♡





Almodovar filmleri , Annem hakkında her şey film yorumu , film önerileri , Filmler , 


 

 



                                                                  Kitap Adı: İçinde Bir Sen
                                                              Yazar: Binnur Şafak Nigiz
                                                              Seri: 1/.
                                                              Yayınevi: Dokuz Yayınları
                                                              Sayfa Sayısı: 512
                                                              Tür: Fantastik, Romantik
                                                              Basım Yılı: 2020




*Tanıtım Bülteni*


Kar fırtınası İstanbul’u etkisi altına almaya devam ediyordu.Kurtlar keskin pençeleriyle zihinleri kazıyıp durdu, yılanlar kalan zamanı hatırlatırcasına tısladı. Yıkım her yıl Mahinev’in doğum gününden hemen önce başlayıp, sonraki birkaç ay etkilerini devam ettiriyordu. Şehre yılanlar iniyor, saatler duruyor, mantık çerçevesine sığmayan, açıklanması imkânsız olaylar oluyordu. Fakat Mahinev’in yirmi birinci yaş gününde her şey daha da karanlığa sürüklenecekti. Şehri etkisi altına alan kar fırtınası, kurtların da şehre indiği dedikodusunun güçlenmesiyle Mahinev’in hayal olarak nitelendirdiği görüler tüm bu olay ağıyla bütünleşir. Yoksa tüm bunlar Mahinev’in doğumuyla mı ilgilidir? Mahinev’in sırlarla dolu bir sandığa benzettiği babaannesi, Mahinev’in yirmi birinci doğum gününde ona bir kitap hediye eder. O gece zifiri karanlık, kızıl şafak ile birleşirken Mahinev kitabın kapağını açtığında, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Yaşadığı dünyada izine daha önce hiç rastlanmamış bir şehirde, farklı bir boyutta, tehlikeli bir adamın kollarında, aklını parçalara ayıracak bir olay düğümünün içinde mücadelesi başlayan Mahinev’in çözmesi gereken birçok sır vardır ve ona yavaş yavaş dolanarak tüm benliğini ele geçirip düğüm oluşturan bir aşkın pençesine düşmek üzeredir.


               Hediyeler: Not Defteri, Poster, Ayraç, 4 Tarot Kartı.





YORUMUM:


Karanlık temalı kitaplar her zaman benim için özeldir. Verdiği hissiyatı diğer kitaplara göre biraz daha fazla seviyorum, galiba benim için özel olmasının sebebi bu. Bu kitap benim Wattpad'e veda etmeden önce okuduğum son kitaptı. Kitabı okurken lisenin başlarındaydım şimdi ise üniversiteye gidiyorum. Kendimi biraz tuhaf hissettim. Belki de bu kitap benim ergenliğime vedamdı, bilmiyorum. 

Ama bildiğim tek bir şey varsa o da kitabın benim lisede okuduğumdan farklı olması. Kesinlikle çooook farklı. O zamanı hatırlıyorum da diğer Wattpad kitaplarına göre yazar hep bölümleri uzun tutardı. Bir bölüm başka kitaplarda en fazla 7 dk sürerken bu kitabın bölümleri en az yarım saat sürüyordu ve nitekim kitapta da öyle, sayfa yazıları çok küçük. Kitap 512 sayfa ama normal bir kitapla kıyaslandığında en az 700 sayfa. Farklılığına gelecek olursak karakterler aynı ama konu değişmiş, değişmiş derken daha fazla derinleşmiş. Eskiden kurgusu yeni yeni oluşuyor gibiydi ama şimdi temeller oluşturulmuş. Kafanızda soru işareti bırakacak şeyler cevaplanmış ve daha sağlam bir şekilde yeniden karşımıza gelmiş bir kitap. Daha sağlam yapıda ve düşünülmüş bir kitap. Harita oluşturulmuş, semboller çizilmiş, yeni mekanlar var... Var da var...

Aslında aradığım bir sahne vardı onu bu kitapta bulamadım ama kesinlikle 2. kitapta bulacağımdan eminim. Üzülmedim diyemem, keşke bu kitapta olsaydı :( yok. Kitabı alma sebeplerimden birisi de o sahneydi. Ama yok, olsun. Düşürmüyorum modumu -_-

Kitap, 21. doğum gününden sonra tuhaf olaylar yaşayan Mahinev'in etrafında şekilleniyor. Aslında her doğum gününde çeşitli tuhaflıklar yaşanıyor. Tuhaf olan şeyler sadece yaşananlar değil Mahinev'de tuhaf, babaanne zaten tuhaf ötesi yani aile komple tuhaf. Sonra dabıl tuhaf babaannenin Mahinev'e doğum gününde okusun diye verdiği kitap olayları bambaşka bir yere taşıyor. (Babaannemden beklediğim tek performans doğum günümde keş para vermesidir, kafi.)

Sonra hooop! "Hiç kimse olması gereken yerde değildir." Allah'ın bile 'haberim yok' diyeceği yere ebenin hörekesine uçmuşsun ama ne uçmak! Ben diyeyim 1.90 sen de 2 metre, kaslı, kültürlü ve 3 'r'li bir Wattpad Errrkeği.
1.R: Emir cümleleri.
2.R: Ee tabii ki zengin (gece kulübü var)
3.R: 'Benim dışımda kimseye gülmeyeceksin' ve fazlası...

Kitap bence fantastik olarak iyi kurgulanmış bir roman. Fikri çok güzel, detaylar çok iyi işlenmiş. Hikayenin altyapısı mükemmel, harita yapmaları harika kendimi gerçekten yabancı bir fantastik roman okuyormuş gibi hissettim taa ki Efken ağzını açana kadar :) Yani Efken o kadar şeydi ki, yani nasıl desem, o elindeki 'yaşa' , 'geber' dövmeleri o kadar tuhaf ötesiydi ki. Bazı hareketleri tavırları beni benden aldı. Krinç üstüne krinç oldum. Bir diğer yorucu şey ise betimlemeler. Kesinlikle betimlemeler!
Çok fazlalar... Hatta bu fazlalığı bende betimlemek isterim.
Sanki, Titanik'te Leocuğumla takılırken bir anda geminin büyük bir betimleme dağına çarpması sonucu gemimizin batması ve Leocuğumun kıç kadar kapıya sığamadığı için hakkı rahmetine kavuşmasını anı anına yaşamışım gibi hissettiriyor kitap.
Yani kısacası betimlemeler kitabın dinamiği bozmuş, beeenceee. Ama çözümü basit, baktım çok betimleme var hemen atlıyorum o satırları ve beynim bulanmıyor :)

İkinci kitapta her şeyin daha heyecanlı olacağını düşünüyorum ve sabırsızlıkla ikinci kitabı bekleyeceğim. Çünkü birinci kitap (Engerek) daha çok geçiş kitabı gibiydi. 

Onun dışında gözden kaçmış yazım yanlışları vardı azıcık. O da olsun artık zaten 500 sayfalık boyut olarak küçük harflerle basılmış bir kitap.

Fantastik kitapları seviyorsanız bence alın derim ama kitabın içinden çıkan hediyelere, not defterine falan gerek var mıydı? Tartışılır çünkü zamanında ciltli kitaplara en fazla 25 tl veriyorduk şimdi ciltsizlere 35 tl. Aklım almıyor. Yayınevlerinin artık fazla olmaya başladıklarını düşünüyorum. Bu kitap zaten internette yayınlandığında da popüler bir kitaptı, çok satacağı ortada ama bu kadar fiyatını arttırmak için süslemeye gerek var mıydı, yine bilemiyorum. 😐





Spoiler:

En çok son sahneyi beğendim. Yıllar sonra birbirlerini bulmaları ve bunun farkında olmamaları ve kavuşmaları çok duygulandırıcıydı. En etkileyici sahneydi bu sahne. Güneşle ayın karşı karşıya gelmesi son sahne için mükemmel bir detaydı.
İkinci kitap için düşüncelerim kesinlikle bir savaş olacağı yönünde ve tabii ki Efken'in daha ne olduğunu çözemedik. Mahi hakkında az çok bir şeyler biliyoruz ama Efken tam bir kara kutu. Yapacak bir şey yok heyecanla 2. kitabı bekleyeceğiz.



ALINTILAR:


"Merak ediyorum Medusa. Aslında kim olduğunu. Neden var olduğunu. Var oluş nedenini... Neleri sevdiğini, neleri sevmediğini. Bu normal mi? Seni merak etmek beni çok öfkelendiriyor."

*

"Yedi şeytan doğur, beşini öldür, birini terk et, diğerini büyüt."

*

"Kendimi yalnız hissediyorum. İtiraf etmesi benim için çok güç olsa da kendimi hep yalnız hissettim."

*

"Ve senin gibiler ne beni üzebilir ne de kalbime bir kaç el ateş edebilir."
"Sen bu söylediğine inanıyor olabilirsin." dedim ve kapıyı araladım. "Ama yerinde olsam elime bir silah vermezdim."

*

"Karanlığın seni kollarına almasına izin ver. Bırak da aydınlığına karanlık düşsün."

*

"İşte şimdi dudakları dudaklarıma, kalbi kalbime, ruhu ruhuma çeyrek vardı."


*

Okuduğunuz için teşekkürler.
♥


Kitaplar , Kitap yorumu , Engerek , Medusa , İçinde bir sen 

Hızlı bir kararla romantik kitaplara geri dönüş yaptım. Kesinlikle verdiğim en doğru karar, kendimi tebrik ediyorum. 👍 Bayağıdır kendimi klasik kitapları okumak için zorluyorum, hatta okuyorum, ama artık o kadar sıkılmışım ki kitap okuma isteğimi alıp götürüyorlar, hayat enerjimi emiyorlar. O yüzden klasik kitapları uzunca bir süre rafa kaldırıyorum. 




Kitap Adı: Yüreğe Söz Geçmiyor
                                                        Yazar: Julia Quınn 
                                                        Seri: 1/8 (Bridgerton Serisi)
                                                               Yayınevi: Epsilon
                                                               Sayfa Sayısı: 367
                                                        Tür: Tarih, Romantik
                                                               Basım Yılı: 2012



Tanıtım Bülteni:

Kadere inanır mısınız? Peki ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse...

Tutkuyu ilişkilerinizde hissederken aşktan korkup her şeyden vazgeçmek zorunda kalırsınız... Bazen imkansızlıklar geçicidir, bazen ise imkansızlıklar hayallerle kesişir...

Julia Quinn, New York Times'in 'Çok Satanlar' listesine giren romanıyla okuyucularıyla buluşuyor. Quinn'in etkileyici üslubu karşısında duygulanacak, gerçek aşkın varlığına inanmaya başlayacaksınız. Bir yandan da gülümsemenizi sağlayacak bu içli aşk romanının her sayfasında kendinizden bir parça bulacaksınız...








YORUMUM:


Uzun zamandır dizginlemeye çalıştığım romantik kitap açlığımı tek gecede sonlandırdı bu kitap. Çok beğendiğim bir kitap oldu. Genelde hiç tarihi aşk romanları okumam çok nadirdir yani ama bu kitabı tek gecede bitirip ertesi gün ikinci kitabını aldım ve onu da hemen okudum.
Daha önce nasıl varlığından haberim olmaz, nasıl okumam, tam bir malım! 

Serinin şu an hali hazırda Netflix'de dizisi var ama dizinin varlığından bile yeni haberim oldu o derece tarihi şeyleri sevmiyordum. Ama artık seviyorum, sadece Webtoon'da tarihi aşk türünde şeyler okurdum sonra dedim ki 'Webtoon'da tarihi şeyler okumaya bu kadar bayılıyorsun bari bu türde kitaplarda da al' ve aldım.
Seriyi kendi 'ne okusam?' araştırmalarım sonucu buldum ve bunca zaman bu bilgisizlikle nasıl yaşamışım hayret valla! Herkes okumuş bir ben kalmışım...

Öncelikle kitabı tabii ki de alın. Ben şimdi serinin devam kitaplarını okuyorum ve bence her devam kitabı bir önceki kitaptan daha iyi geliyor bana. Gittikçe güzelleşiyor. Bu arada her kitap farklı bir Bridgerton hakkında.
Ah bee! Ahhh! Ulan bu seride yaşamak için nelerimi vermezdim, neleri mii! Hayat çok imkansız arkadaşlar! Bu arada kitap orta sayfalarında biraz düşüşe geçiyor ama sonra dinamik bir şekilde devam ediyor. Ben en çok son sayfaları beğendim.

Neyse devam edelim, bu kitapta Bridgerton ailesinin en büyük abisi yerine en büyük kız kardeş ve ailenin 4. çocuğu olan Daphne'nin aşk hayatını okuyoruz. Kendisi evlenme yaşı gelmiş ve geçmek üzere olan bir karakter. Annesi onu evlendirmek için çok uğraşıyor ama Daphne annesi ve babası gibi aşk evliliği yapmak istiyor. Evlilik baskılarından sıkılan Daphne sonunda abisinin arkadaşı Kont Simon ile tanışıp arkadaş oluyor. Daha sonra kitapta, bu arkadaşlığın aralarında oluşan çekim sayesinde bozulup evliliğe dönüşüp dönüşmeyeceğini okuyoruz.




Spoiler:

Tabii ki evliliğe dönüşüyor! Aşk romanı okuyoruz arkadaşlar, herhalde evliliğe dönüşecek! (Kont, En büyük abi)Anthony bunları bir bastı, bir bastıııı! Rezillik! Rezilliğin daniskası. Düşünsene abin, manitayla seni işi pişirirken basıyor 😂👀 Sonra Anthony tam bir aşiret ağası gibi 'evleneceksiniz' diye çıldırdı. Evlenmezsen vururum diyor Simon'a. Simon'da nasıl mal, nasıl iqsuz anlatamam. Babası yüzünden ne evleniyor ne çocuk sahibi oluyor. Tamam kötü şeyler yaşadın ama beyninde mi çalışmıyor Simoncığım. On numara adamsın, bir şekilde evlendin de ee, yapsana çocuk! Kitapta çocuk yapalım, yaptık, yapabiliriz, yapamadık, yapamadık yerleri çok iyiydi. En çok o sahneleri beğendim diyebiliriz. Cinsellikte oldukça yerinde, aşkta güzel. Okunsun👌

Diziye gelecek olursak izlemeyi düşünmüyorum çünkü her şey benim kafamda daha güzel. Kendi hayal ettiğim insanların dışına çıkmak istemiyorum zaten duyduğum kadarıyla Leydi Whistledown'u birinci sezon sonunda açıklamışlar. Seride ise 4. kitapta öğreneceğiz. Olay işlenişin farklı ilerlemesi ve hayalimdeki karakterler dışında yeni insanlar izlemek istemediğim için izlemeyeceğim. Ama belki bir gün izlerim. Çooooook sonra belki.



❤

Serinin Diğer Yorumları İçin:
1- Yüreğe Söz Geçmiyor
2- En Çok Beni Sev
3- Son Söz Aşkın
4- Rüyalar Gerçek Olsa
5- Sonsuz Sevgilerimle
7- Öpüşünde Saklı

❤




ALINTILAR:


"Bir kadını ağlatan bir erkekten daha kötü tek şey, bunun için kendini suçlu hissetmeyen bir erkektir."

*

"Seni tanımadan önce ben yarı ölü bir insandım."

*

"Erkekler birer koyun gibidir. Önündeki nereye giderse, arkasındakiler de onu takip eder."








!Seri aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi ilerliyor. Kardeşlere ve sıralamaya bakabilirsiniz!






*

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.
💙



Bridgerton serisi , Dük Simon , Tarihi Aşk Romanı , Kitaplar , Kitap Yorumu
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa

💗

Sek insan. Bence ruhsal bunalımlardayım ama çabuk geçer diye düşünüyorum. Bomboş geçen günlerimi değerlendiriyorum. Küfür ediyorum. Komikse gülerim değilse de gülerim. 21

En Sevdikleriniz

  • En İyi Yaoi Önerileri (+18)
  • The Devil Wears Prada (Film Yorumu)
  • Yeni Kişisel Blogum
  • Webtoon-Manhwa Önerileri #2 (En Sevdiklerim)
  • Webtoon-Manhwa Önerileri (En Sevdiklerim)
  • Manifest Kodu (Sayı Sekansları) Nedir? Nasıl Yapılır?
  • Girl From Nowhere - Nanno (Tayland Dizisi Konu + Yorum)
  • Mr. Queen (Dizi Yorumu)
  • Tam Kapanmanın Son Haftası İçin Dizi Planlaması
  • Cruella (Film Yorumu)

Takipçiler :)

Gözlüklü Neler Yapıyor?

Gözlüklü Neler Yapıyor?
İZLİYORUM: Sex And The City, Modern Family

OKUYORUM: Dorian Gray'in Portresi

PasifMelankoli'nin Dolunay Ritüeli Nasıl Yapılır?

Bir Şans Ver



Blogger tarafından desteklenmektedir

Zaman Makinesi

2022 Yazılarım

2021 Yazılarım

2020 Yazılarım

2017 Yazılarım

2016 Yazılarım

2015 Yazılarım

It makes me want to cry, the shining moonlight.

Though my soul may set in darkness, it will rise in perfect light. I have loved the stars too fondly to be fearful of the night.

Distributed By Gooyaabi | Designed by OddThemes