Konusu: Yeni bir eve taşınan Coraline ailesi tarafından ihmal edilir. Yeni evi gezerken küçük bir kapı bulur ve o kapının içinde paralel bir hayat keşfeder. O hayatta insanların hepsinin gözlerinin yerinde düğmeler vardır, aileleri çocukları ile çok ilgilidirler ve herkesin hayalleri gerçek olur. Coraline zamanla bu alternatif gerçekliğin sadece bir tuzak olduğunu anlar.

Tür: Aile, Korku, Aksiyon, Fantastik

Ülke: ABD

Çıkış Tarihi: 2009

***

Filmin kesitleri Pinterest'te karşıma çıktığında tek kelimeyle, düştüm. Animasyon severler derneği varsa üyesi olabileceğim bir konumdayken 2009'da çıkmış bir animasyonu nasıl bilmem, ayıp bana! Benim izlememe sebep olan albenisi kesinlikle çizimleriydi. Çizimleri gerçekten özgün ve çok güzel. Karanlık ve gotik tarzı çizimleri her zaman daha çok sevdiğim için bu animasyonu beğenmeme ihtimalimin olmayacağını biliyordum. İzledim ve tabii ki de pişman değilim. 

Film tıpkı, Çizgi Pijamalı Çocuk, kitabı gibi her yaşa hitap ediyor. Aslında kitaptan uyarlama bir animasyon Coraline. Neil Gaiman'ın çocuklarını uyutmak için yazdığı korku kitabı. Elin babaları çocuklarına kitap yazıyor bir de TC babalarına bak, yorum yok. Her zaman da dendiği gibi, coğrafya kaderdir. Babam böyle bir şey yapsa aklımı kaybederdim.

Animasyonun konusu da aslında bununla ilgili. Ailesinden istediği sevgi ve ilgiyi görmeyen Coraline gizli kapının arkasındaki hayatı beğeniyor. Kim beğenmez ki? Gizli kapının arkasındakilerin amacı kötü olmasaydı bence on numara beş yıldız ortamdı. Ben gerçek hayata mümkünü yok dönmezdim mesela. Kim bize daha çok değer ve sevgi veriyorsa onun yanında olmak her zaman bizim için daha iyidir, bence. Coraline'de başlarda bizim ya da benim gibi düşünüyordu ama fake annesinin amacını anlayınca bu yalan hayattan kurtulmak için elinden ne geliyorsa yapmaya başlıyor.

 Coraline çok zeki ve güçlü bir çocuk karakter. Hatta filmi izlerken şey dedim 'bir çocuk karakteri neden bu kadar zeki yapmışlar' çünkü filmin sonunda yaptığı şeyi, yapabileceğini beklemiyordum. Ben o durumda olsaydım Coraline'ın aklına gelen şeyi kesinlikle düşünemezdim. Bence hiçbirimiz düşünemezdik. (mallığımın üstünü örtmeye çalışıyorumdur)

Coraline, her yaş skalasının kendi sonuçlarını ve öğütlerini çıkaracağı iyi bir animasyon. Eğer korku animasyonlarını seviyorsanız Coraline'a bir şans verin derim. Pişman olmazsınız ve izlerken asla sıkılmazsınız. Alelade konusu olan bir animasyon değil sizi etkileyecek bir animasyon. Bana sorarsanız kesinlikle izlemeniz gerek.

Filmle ve kitapla ilgili bir sürü resim koymaktan kendimi alamıyorum çünkü çok beğendim. Tam benim seveceğim tarzda bir animasyon. Kitap çizimleri de film çizimleri kadar güzel. 

*

Yazımı okuduğunuz için teşekkürler :)

💜

Korku animasyon film önerileri , En iyi animasyon filmler , Coraline animasyonu , 

Konusu: Tor (başrol) gayri meşru bir çocuk, annesi ölünce mecbur babasının yanında kalmaya gidiyor. Üvey annesi ve üvey kardeşi tarafından türlü işkencelere maruz kalıyor. O sırada tek arkadaşı olan Min (başrol) onun -gerçek anlamda- yaralarını sarıyor. İşkenceler sonrası öldüğü zannedilen piç Tor yıllar sonra Sila ismiyle intikam için geri dönüyor.

Yayın Yılı: 2019

Bölüm Sayısı: 27

Tür: Aşk, Dram, Aksiyon

(Spoi) Yorumum:

Evettt! Yeni bir Tayland dramasıyla hepinize merhabalarrr👋 Yine boş zamanımda 'ne yapsam, ne yapsam' diye Youtube'da dolanırken Tayland dizi klip videolarını izlemeye başladım. Bir anda, nedensizce, kesinlikle arama bölümüne Tayland klip yazmadım(!) Baktım 'Min&Sila' klip neredeyse 10 milyon izlemiş hemen açtım izledim. Sonra aşırı yükselmişim anında diziye başladım. Ama fark ettim ki bütün iyi sahneler zaten klipte gördüğüm kadarmış, sad... Normalde hep başıma gelen bir şey.

P*ç aşağı, p*ç yukarı, p*ç sağa, p*ç sola... Dizide herkesin karakteri aşırı kötü, yanlışlıkla kolun birine çarptı diyelim onun iyi bir insan olma olasılığı %3. Sadece başrol kız iyi bir insan zaten, aslında ona da iyi denmez saf denir, salak denir, mal bile denebilir ama sanki iyi denmez gibi...

Kızı dövüyorlar saflıktan salaklıktan karşılık vermiyor. 'Ablamdır o benim, canım üvey ablam, ailemdir o benim, ailemden uzak dur, canım üvey annem' yirmi bölüm bunları sayıkladı zaten! Yalandan ikide bir çocuğun evine gidiyor bunları söylemek için, biz salak mıyız? Belki on kere evine gitmiştir çocuğun 'ablamdan uzak dur' diye. Kız çocuğun evine her gittiğinde de %80 öpüşüyorlar. Biz salağız anlamıyoruz neden çocuğun evine gittiğini (!) 

Ve artık Tayland dizilerinde de 'diziye koymazlarsa Tayland dizisi olmaz' dediğimiz sahneler var. Bu sahneler olmazsa bu dizi 'Tayland dizi' kategorisine giremez!

(Tayland Nakliat Taşıma A.Ş.)

Ama asıl beni şaşırtan, asıl şoka sokan! Dedim ki bu kadar da olmaz! Yemin ederim hiç beklemiyordum, valla sıfır beklenti. Tor, kızın (kız diye kastettiğim başrol olan, hani günün sonunda Torla çift olacak olan kız, Tor'un maniti olacak kız) ablasıyla yattı! Ben böyleyim izlerken :O

Sevdiğin kızın ablasıyla da yatmazsın yani. (Tam olarak, sevdiğin kızın ablasını da s*kmezsin yani.) Dizi tam bir kara kutu her an ne olacak ne bitecek anlamanız imkansız. İM-KAN-SIZ.

Kimler öldü, neler oldu ama en şaşırdığım yer burasıydı. İflah olmaz bir kaos meraklısıyım! Bizim dizilerde yenge ne demekse onlarda da abla o demek! Sonra Torla Min'in bir muhabbeti var. Efsane komik! Yarılırsınız.

"Ablamla yatmışın" (SJ) 👁👄👁

Bu konuyu kapatacağım artık.

Dizide kadına şiddet çok fazla var hem erkekler fiziksel, sözlü ve duygusal şiddet uyguluyor hem de kadınlar kadınlara uyguluyor. Başroldeki adamı da kadınları koruyup kollayan bir adam olarak göstermişler ama adam pezevenk! Senarist çoooooooooooook yeni şeyler denediğini düşünüyor galiba ama sadece deniyor.

Onun dışındaaa. Dizinin izleten bir tarafı var başrollerin oyunculuğu çok güzel ve her bölüm sonunda diğer bölümü izlettirecek olaylar oluyor. Farkında olmadan diğer bölüm kendiliğinden açılıyor. Kaosun bol olduğu bir dizi. Zaten ben 3 günde bitirdim. Kesinlikle çerez bir dizi değil, anında bitecek tarzda değil yani. Siz de yoruluyorsunuz izlerken. Konular çoğu zaman allak bullak oldu yalan yok ama bomboşsanız izleyin. Genelin beğendiği yeni nesil bir Tayland dizisi.

Kız (Min) Youtube kliplerinde gözüme biraz sek Taylandlı gibi gelmişti ama diziyi izlerken güzelleşti. Tor desen bazı açılardan -açı derken çekim açısı, sahne falan- yakışıklı gözüküyor bazı açılardan da aşırı çirkin ona pek anlam veremedim. Vücut olarak çok zayıf ama azcıkta kası var. Bu arada nasıl anlıyoruz vücudunun öyle olduğunu derseniz, banyo sahnesi var. Hani şu erkek karakterlerin derbeder ve efkarlı şekilde duş aldıkları sahne. Bildiniz mi? heh o.

(bahsettiğim sahne)

Eğer ki diyorsanız 'bir dizide aşk olmalı, ağlamak olmalı, intikam olmalı, kan olmalı, aksiyon olmalı ve sonu azcık tahmin edilebilir olmalı, ki rahatlıkla izleyebilelim' işte kesinlikle aradığınız dizi, izleyin.

-Hua Jai Sila-

            (Bunu yanlışlıkla kedim yazdı ama silmeyeceğim😻)=>  ş.ök

Yazımı okuduğunuz için teşekkürler :)

💜

Diziler, Tayland dizileri.

LUCIA (Romantik&Fantastik) +16

MISS NOT SO SIDEKICK (Komedi&Romantik)

LIGHT AND SHADOW (Romantik&Savaş)

UNDER THE OAK TREE (Romantizm&Fantastik) +16 (EN SEVDİĞİM)

LET'S PLAY (Romantik)

Şimdilik en en en beğendiklerim bu kadar. Sizin tavsiyeleriniz varsa lütfen yazın, genel tercihim +16 Webtoonlar. Seçerken çok zorlanıyorum :( Ve seçtiklerimin bölüm sayıları az oluyor. Bu arada Webtoonları hayalistic sitesinden okuyorum, önceden başka siteden okuyordum ama o sitede çok ve saçma reklamlar çıkıyordu. Bir Webtoon bölümü için yan sekmede açılan bir pornoyu kapatmam gerekiyordu. Şimdi okuduğum site çok daha iyi hatta bölüm sonlarına yorum bile yapıyorum :D Belki farkında olmadan beni görmüşsünüzdür genelde bölüme sinirli olurum 😑 

Konusu: Jee (başrol kadın) çok ünlü bir artist ve modeldir. Annesinin evlendiği adam yani üvey babası Jee'yi taciz etmektedir. Bir gün üvey babasından kaçan Jee araba ile bir kıza çarpar ve ölümüne sebep olur. Kızın sevgilisi Thit (başrol erkek) olayı duyunca mahvolur. Thit geleceği parlak, çok yakışıklı bir avukattır. Bu olay üzerine Jee'den intikam almaya yemin eder. 

Bölüm Sayısı: 16

Yayın Tarihi: 2017

Dizi Yorumum:

Kleun Cheewit izlediğim ikinci Tayland dizisi. İlk izlediğim dizi Princess Hours, üç yıl önce izlemiştim ve çok beğenmiştim. O diziye de bakabilirsiniz hatta bu diziden daha çok beğendiğimi bile söyleyebilirim. Neyse Kleun Cheewit'e dönelim, hazır bomboşken ve izleyecek dizi kalmamışken Tayland dramasına geçiş yapayım dedim ve Tayland draması denince akla ilk gelen dizilerden başladım. Nasıl bir dizi açlığı yaşıyorsam bunu bitirdim hemen diğer Tayland dizilerine başladım, onların yorumunu da yakında buraya yazacağım :)

Aşk, intikam, ihtiraz, nefret! Hepsi bu dizide mevcut başka yerde aramanıza gerek yok. 

Öncelikle dizi çok iyi başlıyor. Bazı dizilerde olduğu gibi sonradan açılan bir dizi değil, daha girişinde bağlanıyorsunuz diziye. Olaylar hızlı ve akıcı gerçekleşiyor. Başrollerin oyunculuğu çok iyi ama yan rollere bir şey diyemem fazla yapmacıklar filaş tv oyunculuğundan bir tık daha iyi ama ana konumuz onlar olmadığı için pek bir sıkıntı yaratmıyor izlerken.

Dizi konu olarak tam şu sıralar izlemek istediğim bir dizi. Hani bazı diziler olur ya sonunu bilirsin, hah işte ben o dizilere bayılıyorum ve bu dönem de en çok bu tarz dizilere aç olduğumu fark ettim. Sömürü makinesi gibi birini bitirip birine başlıyorum. 

Başrol oyuncularına gelecek olursak, Jee çok güzeldi! Yani cidden kadın çok güzel yüzü, oyunculuğu, diğer Tayladlılara da benzemiyor farklı bir aurası var. Yan roldeki kadınların suratındaki makyajı fark ediyorsun fazla fazla ama bu kadın doğal güzel. Kendisine tek kelimeyle ba-yıl-dım!😍

Erkek karaktere gelecek olursak, iyiydi ama aham şaham değildi. Bir kere badi şeyming yapmak gibi olmasın ama -kesinlikle badi şeyming yapacağım- beyefendinin vücudu tırttı. Normalde Kore dizisi izlediğim için herkesin vücudu yapılı olur ama bu adamın memeleri ve göbeği vardı. Benim göz zevkime hitap etmedi. Tayland bundan hoşlanıyor herhalde çünkü bundan sonra izlediğim dizilerde de vücutlar yapılı değildi. Bu benim için eksidir (vücut yetkilisi). Neden? Çünkü bu dizi çerez dizilerden yani bence görsele de hitap etmeli. Haksız mıyım? 

Bu konuyu da kapatıyorum ve konusu hakkındaki düşüncelerime geçiyorum. Konu bakımından benim için Çerez Dizi kategorisine girer. Yani, bu konuda dizi bulmak zor değil. Konu ve bölüm sayısı olarak tam bir Çerez. Hemen tüketilmeli. İzlemekten pişmanda olmazsınız zaten boş zamanınız vardır büyük ihtimalle.

Karakterlerin kişiliği çok iyiydi. Jee'yi övmekten asla bıkmayacağım galiba. Çok güçlü ve zeki bir kadın karakterdi. Tek sıkıntısı kendini açıklamayı becerememesi hatta açıklamaması. Büyük ihtimalle bu sayede 10 bölümlük olması gereken dizi 16 bölüm olmuştu. Kız baştan dese ki bunları, şunları ben yapmadım zaten dizi bitecekti ama demedi, bu konuda dayak bile yedi yine de yanlış anlaşıldığı hiçbir olayı düzeltme gereği duymadı. Kendisinin dizi boyunca yaptığı tek mallık bu olabilir. 

Thit. Kendisine hiç bir konuda anlam veremedim. Sek mal.

Seviyo, sevmiyo, seviyo, sevmiyo... maloğlumal.

Birisi benim evleneceğim kadının üstünden geçse ben o kadına hayatta aşık olmam bence. Ya da birisi benim kızımın üstünden geçse bir anne olarak onu koruyup kollamam mesela. Ne olmuş olursa olsun sonuçta bir insan öldü ve normal şartlarda kimse buna müsamaha göstermez ama sonuçta bir dizi. Her şey beklenir. (Spoi) Gerçekten her şey beklenir! Kadın tek geceyle hamile kaldı mesela. Balık mı bu, tavşan mı hemen tek gecede hamile kaldı anlamadım. Bir de, bir kaç güne hemen anladılar hamile olduğunu. Bu çocuk kaç güne rahme düştü de öğrendiniz aq. Dümdüz, sek çerezlik dizi işte. Benim gibi çok boş vaktiniz varsa izleyin tavsiye ediyorum.

Konusuyla, ıvırıyla, zıvırıyla izlenebilir bir dizi. Okuduğunuz için teşekkür ederim😊

Diziler , Tayland Dizileri , 

Kitabın Adı: Kırmızı Pazartesi

Yazarın Adı: Gabriel Garcia Marouez

Sayfa Sayısı: 111

Yayınevi: Can Yayınları

Puanım: 3/5

         KİTAP TANITIMI

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman. 

Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.

Konusu

Kadının teki evleniyor ve bakire olmadığı anlaşılıyor. Abileri soruyorlar buna kim yaptı diye, kadın da Nasar'ı söylüyor. Kadının abileride Nasarı şişliyorlar. Konu tam olarak bu.

Yorum

Beğenmedim.

Kitabı az önce bitirdim ve ben de o, herkesin övdüğü, yere göğe sığdıramadıkları etkiyi yaratmadı. Belki de beklentimi çok yüksek tuttuğum içindir. Yazımı çok dağınık geldi bana ve isimleri uzun uzun yazması hoşuma gitmedi. Toplasan 100 sayfalık kitapta beni etkileyen tek yer son 10 sayfa. Onun dışında yazar bile konuyu bilmiyor. 

Kitabı arkasında okuyanlar sarsıldı yazıyor, sarsılmadım da.

Saat sabahın 04.47'si ve ben istediğim şeye ulaşamadığımı hissediyorum. Bu kitap beni tatmin etmedi. Zaten düşüncem gereği bu 'namus temizleme' cinayetleri malca geliyor birde üstüne bu kadar salak bir olayı okuyunca sinirlerim de bozuldu.

Yaşadıkları yer, olaylar, karakterler, yazarın kendisi... tuhaf 

Neyse benim için vakit kaybıydı. Kitabı bitirdiğimde, vay be, demedim. Belki de suç bendedir ve kitabın büyüsüne kapılamamışımdır. 

Bu sefer kimin dediklerini anlatıyor? Bir anda kime geçti? Bu kimdi? Bu ne alaka?

Diye düşünerek aralıksız 3 saatte bitirdim kitabı. Kendimi tebrik ediyorum. Yazarın başka kitaplarını da okuyacağım çünkü kendisinin Nobel ödülü varmış, diğer kitapları daha iyi herhalde.

İyi okumalarr...

Kitaplar , Kitap Önerileri ,