Ne yazacağım?

Gerçekten ne yazacağımı bilmiyorum. Bir şeyler oldu ama nasıl yazacağım? :D

Büyük olaydan bahsetmeden önce, okul hayatımı kısaca özetleyeyim. Şükür, bir şekilde 15 aldığım dersten geçtim... Kendime büyük tebrik!

Neredeyse bir aya yakın süredir ne bloga giriyorum ne de yazı yazıyorum. Sanmayın ki çok önemli işler yaptığım için girmiyorum ya da yazmıyorum, sadece bomboş oturuyorum. Cidden dizi, film hiçbirini izlemiyorum, kitap falanda okumuyorum zaten kitaba verecek paramda yok. Kıyafet mi, kitap mı ikileminde kaldığım her süre için paramı kıyafete bastım. Malum eylülde okullar açılacak dolabı yeniden düzmekte fayda var. 

'Bu yaz farklı olsun' dedikten bir ay sonra bu yaz, cidden farklı oldu... Hayatımda ilk defa ailem olmadan arkadaşlarımla tatile çıktım. Mutluluğumu tahmin bile edemezsiniz -belki edebilirsiniz- hayatımda daha önce hiç bu kadar özgür hissettiğimi hatırlamıyorum. Kararlarıma karışacak ya da eve geliş saatime karışacak insanların olmadığı çok havalı 3 gün geçirdim. Neler yaptığımı tahmin bile edemezsiniz. İlerde, bundan 5-10 yıl sonra bu yazıyı gördüğümde büyük ihtimalle çok duygulanırım çünkü kendi gölümden çıkıp başka bir denizi gördüğüm ilk andı. Umarım okyanusta da yüzebilirim...

♡

Eleştiri, Gözlüklü Yazıyor, Gözlüklü'den Seçmeler.

Aslında bu yazı, evrene bir istek mesajıdır. Dualar, ritüeller, manifestler bir kenara, artık cidden 'hayalimdeki yaz' ı kendime çekmek istiyorum. Artık yaz mevsimimin bok gibi geçmesini istemiyorum. Lütfen, eğer hayatımda bir şeyler olacaksa düzgün şeyler olsun. Buradan uyarıyorum, düzgün şeyler olacaksa olsun olmayacaksa beni oyalamayın! Harap oldum artık! Bu yaz, biiiçlere gidip kokteyl içmek istiyorum, gönül yaylarım gevşesin istiyorum, sırtıma yoğurt sürmek istiyorum, o kadar yanayım ki yolda beni görenler üstüme yumurta kırsın istiyorum! Bu yaz farklı olsun istiyorum!

Evren duy sesimi! Bana iyi şeyler yolla, fırlat üstüme! Az kaldı bu monotonluk beni çileden çıkaracak, bütün sapık or*spu çocuklarına inat, yazlık elbise giymek istiyorum. Laf arasına ekleyeyim, Rabbim bizi yobazlardan korusun, amin. 

Sanki bahtımın karalığı beni sinir etmiyormuş gibi şimdi birde başımıza Nisan ayında tatil sezonunu açan ünfilunsırlar çıktı. Be insafsız vicdansızlar, yılın dördüncü ayında hangi insan evladı palmiyeli, kumsallı, güneşli, denizli tatile çıkmış? Siz dışında, hiç kimse. Birde nispet yapar gibi saniye başı story atmıyorlar mı? Kafamı duvarlara sürtüp kendimi yakasım geliyor. Dünyanın ultra zenginleri bile Nisan ayında çalışırken, bu ünfilunsırlar nasıl tatil yapabiliyor anlamıyorum aq! Bu nasıl sistem? Bu sistem ben çıldırayım diye mi var? Bu arada ingilizce Ekonomi vizesinden de 15 almışım. Sinirim çok derinden geliyor...

Ve en önemlisi ben, Friends Reunion'a ünlü konuk olarak katılmak istiyordum! Ama ne ünlüyüm ne de konuk! Onun yerine ekonomiden 15 aldım. Ha birde, blogumun url-sini değiştirdim ve o yüzden izlenmelerim düştü. Niye kimse bana 'kızım değiştirme salak mısın' gibi bir uyarı yapmadı. Hayır yani büyük bir değişiklik yapsam tamam ama yaptığım değişiklikte şu, önceden 'gozlklukitap'tı şimdi 'gozluklukitap' bak bak değişime bak (!) araya bir tek u eklemişim. 

Sanki u olsa ne olur olmasa ne olur. Bana ne faydası var! Her türlü anlaşılıyordu adı zaten, u koyarken neyi amaçladım tam olarak? Zaten ö-ü yerine o-u kullanmam malca değilmiş gibi! Aferin salak aferin, artık blog adın daha anlaşılır ve anlamlı teşekkürler (!) Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir şey daha yazmak istiyorum. Beni ilgilendirmez ama SERENAY SARIKAYA NEDEN BU KADAR GÜZELKEN BU KADAR ÇİRKİNLERLE ÇIKIYOR!?! VE YAŞLILARLA, NE ALAKA!! GÜZELSİN, YETENEKLİSİN, ZENGİNSİN AMA NEDEN AQ YAAAA!? NEDEN!

Gözlüklü, Gözlüklü Yazıyor, Eleştiriler, , Gözlüklüden Seçmeler, 

Öncelikle herkese selamlarr :) Bugün size, kitaplığım dolu gözüksün diye varlıklarına müsaade ettiğim kitaplardan bahsedeceğim. Yıldızım barışmadığı diyerek cümleyi biraz kibarlaştırdım ama gram sevmem bu kitapları. Yazımı okumadan önce belirteyim ki 'renkler ve zevkler tartışılmaz' o yüzden bu listede çok beğendiğiniz bir kitabı görürseniz gözünüzü kapatın eheueh ya da gözünüzü kapatamadıysanız görmemiş gibi davranın -.-

(Belki bloguma girdiğinizde fark etmişsinizdir, PLAYLİST EKLEDİM!! Vuhuuu! Bayağıdır uğraşıyordum sonunda yaptım. Aşırı mutluyum, tahmin bile edemezsiniz! Çoooook mutluyum, sürekli bloguma girip duruyorum :D En sevdiğim şarkıları en sevdiğim görsellerle süsledim. Kesin bakın ama haa <3)

10. ODA (Mithat Terje)

Bu kitapla sorunum kesinlikle çok küçükken okumam. O yüzden hiçbir şey anlamamıştım. Bir yerden yakalamaya çalışsam diğer yeri kopuyordu, bende salmıştım kitabı. 'Yeniden okumam lazım' listemin başında gelir kendisi. Umarım bu sefer sıkılmam. Beyinsel olarak gelişmişimdir herhalde :) Ama yeniden okuduktan sonrada kötü gelirse yapacak bir şeyim yok...

9. İçinde Bir Sen (Binnur Şafak Nigiz)

Watpad zamanı güncel olarak takip ettiğim ama 'keşke almasaydım' dediğim kitap. Kitap yorumu için buraya tıklayabilirsiniz. Ciltsiz kitaba 35 tl vermek mi koydu yoksa 512 sayfa full betimleme okumak mı tam karar veremedim ama büyük ihtimalle ikisi de. Birde kitap almaya gidiyorsun yanında salak saçma not defteri, poster, tarot kartı ve bilet veriyorlar. Kolanın yanında bardak mı veriyorsunuz aq. 20 tl olsun, sek kitap olsun!

8. Gelin (Julie Garwood)

Olay desen çok az, entrika desen yok, yazım desen vasat, birde üstüne benim feminazi kişiliğim eklenince kitap kanser seviyesine ulaştı. Kanser etti! Etek giyip bu kadar ataerkil olan başka bir karakter ne gördüm ne duydum. Belki aranızda hatırlayanlar vardır -yoruma buradan ulaşın- cep boy kitaba az daha 20 tl verecektim, mallık çünkü...

7. Mücella (Nazan Bekiroğlu)

Kitabın hiçbir olayı yok. Ana fikri ne, ne anlatıyor, amacı ne? Yok... Belki en sonunda kalbim bir pır etti o da şey yüzünden 'hiçbir şey anlatmayan sek hikaye nasıl gerçek olur' pırlaması.

6. Kusursuzlar (Louise O'Neıll)

Kapağı yüzünden kandırıldım. Dışına bakmayın içini çok güzel düzenlemişler ama konu ve yazım olarak gram sarmayan bir kitap. Boşuna almışım.

5. Eylül (Mehmet Rauf)

Felaket kötü. Okuduklarım arasında en kötü yazılmış kitap olabilir. Saçma sapan bir kitap, karman çorman. Hiç beğenmedim.

4. Soğuk (Bedriye Zobu)

Kapağına düşüp aldıklarımda bugün. En büyük hatam ve hep yapıyorum bu hatayı ama genelde iyi çıkanlarda oluyor. Kitabın dokusu çok güzeldi, sanki kadifeyle kaplamışlar gibi ama gelgelelim konusuna ve yazımına, çok kötü...

3. İstanbul (Tuğba Sayın)

Çok kötü. Eğer bir gün soğuktan donarsam ilk yakacağım şey bu kitap.

2. Bab-ı Esrar (Ahmet Ümit)

Saçma. Başka ne yazabilirim diye düşündüm ama en uygun kelime 'saçma'. 

1. Kuyucaklı Yusuf (Sabahattin Ali)

Şu hayatta en overrated bulduğum yazar ve en kötü kitabı. Karakterlerin anlatımı, betimlemesi, saçma sapan diyalogları olsun hiç beğenemem bu kitabı. Çok abartıldığını düşünüyorum. Daha fazla yazmayacağım, sevmiyorum.

-Yorum İçin-

Evet listem bu şekilde. Listenin içinde en sevdiği kitabı ya da yazarı gören varsa kusura bakmasın, sevmiyorum yapacak bir şeyim yok :) 

♡

˗ˏˋYazımı okuduğunuz için teşekkür ederimˎˊ˗

﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀﹀

                                      :   .

                                     *   ˚ ✵      

                                          .· * • ˚            

                                           ✶   : · •

                                    .· *

                                          ✵ ˚ : ·  

                               * ˚ ✶

                                              ✬       .   · *

                                                          ˚ . Kitaplar, Kitap Önerileri, Sevmediğim Kitaplar, Beğenmediklerim, Sevmediklerim, Eleştiriler, Gözlüklüden Seçmeler, 

İnsan, yaşadığı şehirden utanır mı? 

• Şehrin aşırı -çok var- siyaset fanatiği insanlarından utanıyorum.
• Sayborg teyzeden utanıyorum çünkü kendisi Bursa'da türüne az rastlanır bir teyze değil. 
• Kent Meydanı'nın önünde çekilen sokak röportajlarından utanıyorum. 
• Metro'ya binmek için 3,5 tl ödemekten utanıyorum.
• Otobüse binmek için 4,5 tl ödemekten utanıyorum.
• Bursa'nın 60+ erkeklerinden utanıyorum.
• Kendileri bir bok etmezken diğer insanlara -gençlere- yüksekten bakan kişilerden utanıyorum.

vb.

✧*̥₊˚‧☆ﾐ

Öncelikle Allah kurtarsın kardeşim, Türkiye'nin darkwebine hoş geldin.👏

Bu yerli Teksas'a girdiğinde kafan karışmasın ve umutsuzluktan ağlamayasın diye bu yazıyı yazıyorum. Şimdi, sil göz yaşlarını ve hayatının bu evresini kabullen. Tanrı'nın sana bir oyun oynadığını düşünüyor olabilirsin bana sorarsan bence de oynuyor ama yıkılma, belki de yıkılmak için çok gençsin...

Nereden başlasak ki? Metro'nun 3,5tl basmasından başlayabiliriz mesela. Yeni Belediye Başkanımız -pekte yeni sayılmaz gerçi- ilk geldiği zamanda bu zammı yapmıştı ama ağır eleştiri aldığı için geri çekmek zorunda kaldı aradan takribi 1 yıl gibi bir zamanın geçmesiyle yeniden zam getirildi. Türkiye'nin en pahalı ulaşım yapan şehrine hoş geldiniz! Biz de hoş geldinler bitmez... 

Metrolara 3,5 tl, otobüslere de 4,5 tl verdiğimiz için bizi aşırı konforlu ulaşım araçlarına biniyoruz falan zannetme ya da uzun yol gittiğimizi. Dünyanın en kısa yolunu gidip pekte yeni sayılmayan ulaşım araçlarına biniyoruz ve genelde de bozuluyorlar. Seni metronun bozulduğu durakta indirip paranı da iade etmiyorlar. Sonra bir bakmışsın arabaların vızır vızır geçtiği bir otobanda otostop çekiyorsun.👌

Peki bu parayla tam olarak neyi ödüyoruz? Zaten üç kuruş maaşla çalışan insanlardan o, zar zor kazandıkları parayı da 'yol' bahanesiyle kapıyorlar anlayacağın. Ultra düzgün bir ulaşımı karşılamıyoruz o parayla. 'Peki kimse buna karşı çıkmıyor mu' diye sorabilirsin, belki gençler ama onun dışında herkes şikayetçi olsa da bunu dile getirdiğin zaman 'vatan haini' ilan edilmen muhtemel çünkü bu şehirde herkes birbirine 'vatan haini' demek için pusuda bekliyor. Bu arada tekrardan hoş geldiniz 👋

Bursa'da yapılan sokak röportajlarında ne görüyorsan, ne duyuyorsan hepsi gerçek. Bursa'nın habitatı bu. Kendisi de rahatsız olmasına rağmen gururuna yediremeyen bir sürü insanla dolu ve Bursa'nın geri kalan kesimini de rezil ediyorlar.

Eğer Bursa'ya geliyorsanız kendinize 'umurumda değil' özelliğini yükleyip gelin. Yanınızda abuk sabuk konuşacaklar, teoriler üretecekler  takın kulaklığınızı ve umurunuzda olmadığını belli edin. Yoksa yakanızı bırakmazlar ve asabınızı bozmak için ellerinden ne geliyorsa yaparlar.

Bir başka olaya da açıklık getireyim, her Bursalının sahip olduğu bir özellikten bahsedeceğim, bahsetmezsem her seferinde 'kendinde' bir sorun olduğunu düşünebilirsin. 

Bakmak.👀

Büyük, küçük, yaşlı, genç, kadın, erkek her zaman, her yerde bakmadan duramazlar! Sana uzun uzun bakarlar, kim olduğun önemli değil. Bakarlar da bakarlar... Şey diye düşünürsün 'acaba tuhaf mı duruyorum' halbuki alakası yok! Bu insanlar hep bakıyorlar, seninle bir alakası yok. Bırak bakmaktan gözleri düşsün. Gözleri düşse de geri yerine takıp yine bakarlar artık sen anla. Bakmaktan zevk mi alıyorlar, kınıyorlar mı, imreniyorlar mı onu da anlayamazsın öyle metrodan inene kadar hepsi ebek gibi sana bakar. Açıklaması bile yok bende, kaldı ki tanımı olsun...

O insanlardan kaçmak için nerelerde takılmalısınız? Ya da eli yüzü düzgün, ideal insanlar nerede takılıyor? Gittiğinizde size tuhaf tuhaf bakmayacak insanlar nerede? Bursa'nın normal gençleri nerede takılıyor? Üniversite için Bursa'ya geldin, nerede takılmalısın?

Bursalı Eli Yüzü Düzgün Gençlerin Takıldığı Ve Yemekleri Güzel Olan Mekanlar - Yerler:

• PodyumPark
• Özlüce
• Noww Caffee
•  "               "      'nin yanındaki kafe (adını unuttum)
• Kükürtlü Starbucks
• Trio
• Turkuaz Plus
• Dospresso Caffee
• Görükle 
• Pesto Makarna
• ÇikolataPare

Yazımı burada bitiriyorum, 'Sor Bana Pişman Mıyım?' diyerek part2 eklerim büyük ihtimalle. Bu yazıyı yazma sebebime gelecek olursak -gerçi bariz belli ama- dün metro 3,50 basınca şok oldum :) Bayağıdır öğrenci kartı yaptırmaya üşendiğim için tam kartıyla hayatıma devam ediyordum ama dün haliyle öğrenci kartı yaptırmaya karar verdim. Hadi ben öğrenciyim ama öğrenci olmayıp her gün sabahın köründe işe giden insanlar, işçiler gidiş-dönüş ulaşıma 7tl vermek zorunda, kaldı ki bazıları dolmuşa binerek aktarma yapıyor yani ulaşıma giden para günlük en az 10tl. Siz bunu okurken cebinizden aylık 200tl ulaşıma gitti bile. Bu hesabı ben  yapabiliyorken -düşünebiliyorken- Belediye Başkanının düşünememesi ne yazık!

(Bursa yeşil falan da değil.)

Eleştiriler , Yorum ,