Gözlüklü Kitap

Aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Hızlı bir kararla romantik kitaplara geri dönüş yaptım. Kesinlikle verdiğim en doğru karar, kendimi tebrik ediyorum. 👍 Bayağıdır kendimi klasik kitapları okumak için zorluyorum, hatta okuyorum, ama artık o kadar sıkılmışım ki kitap okuma isteğimi alıp götürüyorlar, hayat enerjimi emiyorlar. O yüzden klasik kitapları uzunca bir süre rafa kaldırıyorum.

Kitap Adı: Yüreğe Söz Geçmiyor

Yazar: Julia Quınn

Seri: 1/8 (Bridgerton Serisi)

Yayınevi: Epsilon

Sayfa Sayısı: 367

Tür: Tarih, Romantik

Basım Yılı: 2012

Tanıtım Bülteni:

Kadere inanır mısınız? Peki ya kader bir gün yolunuzu aşkla keserse...

Tutkuyu ilişkilerinizde hissederken aşktan korkup her şeyden vazgeçmek zorunda kalırsınız... Bazen imkansızlıklar geçicidir, bazen ise imkansızlıklar hayallerle kesişir...

Julia Quinn, New York Times'in 'Çok Satanlar' listesine giren romanıyla okuyucularıyla buluşuyor. Quinn'in etkileyici üslubu karşısında duygulanacak, gerçek aşkın varlığına inanmaya başlayacaksınız. Bir yandan da gülümsemenizi sağlayacak bu içli aşk romanının her sayfasında kendinizden bir parça bulacaksınız...

YORUMUM:

Uzun zamandır dizginlemeye çalıştığım romantik kitap açlığımı tek gecede sonlandırdı bu kitap. Çok beğendiğim bir kitap oldu. Genelde hiç tarihi aşk romanları okumam çok nadirdir yani ama bu kitabı tek gecede bitirip ertesi gün ikinci kitabını aldım ve onu da hemen okudum.

Daha önce nasıl varlığından haberim olmaz, nasıl okumam, tam bir malım!

Serinin şu an hali hazırda Netflix'de dizisi var ama dizinin varlığından bile yeni haberim oldu o derece tarihi şeyleri sevmiyordum. Ama artık seviyorum, sadece Webtoon'da tarihi aşk türünde şeyler okurdum sonra dedim ki 'Webtoon'da tarihi şeyler okumaya bu kadar bayılıyorsun bari bu türde kitaplarda da al' ve aldım.

Seriyi kendi 'ne okusam?' araştırmalarım sonucu buldum ve bunca zaman bu bilgisizlikle nasıl yaşamışım hayret valla! Herkes okumuş bir ben kalmışım...

Öncelikle kitabı tabii ki de alın. Ben şimdi serinin devam kitaplarını okuyorum ve bence her devam kitabı bir önceki kitaptan daha iyi geliyor bana. Gittikçe güzelleşiyor. Bu arada her kitap farklı bir Bridgerton hakkında.

Ah bee! Ahhh! Ulan bu seride yaşamak için nelerimi vermezdim, neleri mii! Hayat çok imkansız arkadaşlar! Bu arada kitap orta sayfalarında biraz düşüşe geçiyor ama sonra dinamik bir şekilde devam ediyor. Ben en çok son sayfaları beğendim.

Neyse devam edelim, bu kitapta Bridgerton ailesinin en büyük abisi yerine en büyük kız kardeş ve ailenin 4. çocuğu olan Daphne'nin aşk hayatını okuyoruz. Kendisi evlenme yaşı gelmiş ve geçmek üzere olan bir karakter. Annesi onu evlendirmek için çok uğraşıyor ama Daphne annesi ve babası gibi aşk evliliği yapmak istiyor. Evlilik baskılarından sıkılan Daphne sonunda abisinin arkadaşı Kont Simon ile tanışıp arkadaş oluyor. Daha sonra kitapta, bu arkadaşlığın aralarında oluşan çekim sayesinde bozulup evliliğe dönüşüp dönüşmeyeceğini okuyoruz.

Spoiler:

Tabii ki evliliğe dönüşüyor! Aşk romanı okuyoruz arkadaşlar, herhalde evliliğe dönüşecek! (Kont, En büyük abi)Anthony bunları bir bastı, bir bastıııı! Rezillik! Rezilliğin daniskası. Düşünsene abin, manitayla seni işi pişirirken basıyor 😂👀 Sonra Anthony tam bir aşiret ağası gibi 'evleneceksiniz' diye çıldırdı. Evlenmezsen vururum diyor Simon'a. Simon'da nasıl mal, nasıl iqsuz anlatamam. Babası yüzünden ne evleniyor ne çocuk sahibi oluyor. Tamam kötü şeyler yaşadın ama beyninde mi çalışmıyor Simoncığım. On numara adamsın, bir şekilde evlendin de ee, yapsana çocuk! Kitapta çocuk yapalım, yaptık, yapabiliriz, yapamadık, yapamadık yerleri çok iyiydi. En çok o sahneleri beğendim diyebiliriz. Cinsellikte oldukça yerinde, aşkta güzel. Okunsun👌

Diziye gelecek olursak izlemeyi düşünmüyorum çünkü her şey benim kafamda daha güzel. Kendi hayal ettiğim insanların dışına çıkmak istemiyorum zaten duyduğum kadarıyla Leydi Whistledown'u birinci sezon sonunda açıklamışlar. Seride ise 4. kitapta öğreneceğiz. Olay işlenişin farklı ilerlemesi ve hayalimdeki karakterler dışında yeni insanlar izlemek istemediğim için izlemeyeceğim. Ama belki bir gün izlerim. Çooooook sonra belki.

❤

Serinin Diğer Yorumları İçin:

1- Yüreğe Söz Geçmiyor

2- En Çok Beni Sev

3- Son Söz Aşkın

4- Rüyalar Gerçek Olsa

5- Sonsuz Sevgilerimle

7- Öpüşünde Saklı

❤

ALINTILAR:

"Bir kadını ağlatan bir erkekten daha kötü tek şey, bunun için kendini suçlu hissetmeyen bir erkektir."

"Seni tanımadan önce ben yarı ölü bir insandım."

"Erkekler birer koyun gibidir. Önündeki nereye giderse, arkasındakiler de onu takip eder."

!Seri aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi ilerliyor. Kardeşlere ve sıralamaya bakabilirsiniz!

Yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

💙

Bridgerton serisi , Dük Simon , Tarihi Aşk Romanı , Kitaplar , Kitap Yorumu

Bence, önce açıklamam gereken kısım kesinlikle ritüelin ne olduğudur. Daha sonra asıl anlatmak istediğim yere giriş yapacağım. Bu konuyla ilgili yazı yazmamın sebebiyse, şu sıralar farkında olmadan gerek arkadaşımla gerek kuzenlerimle sürekli ritüel yaptığımızı fark etmem. Dedim ki 'e madem yapıyorum bununla ilgili bir şeyler yazayım' ve buradayım. Bakalım benim yaptıklarım işe yaramış mı?

Ritüel Nedir?

Tdk anlamı, gelenektir. İnsanlar tarafından kutsallaştırılmış davranışlar. Daha çok dini değil manevi, yani hissiyat üzerine kurulmuş davranışlar.

Bence ritüel bir çeşit evreni ayarlamaktır. Evreni, olayları sizin istediğiniz şeye doğru yönlendirmek. Kendini ve evreni kandırmak. Misal veriyorum bir kolyeniz vardır ve onu taktığınız günlerde size uğur getireceğinize inanıyorsunuz. Günün sonunda baktığınızda ise size gerçekten uğur getirdiğini görüyorsunuz, peki kolyeniz cidden uğurlu mu yoksa siz onun uğur getireceğine inandığınız için mi uğurlu? Bence ikinci seçenek daha mantıklı.

Ritüel de tam olarak buna benzer. İstediğin olayın olacağından o kadar eminsin ki, hatta olmuş bile kabul edebilirsin sonra bir bakmışsın olmuş 👀

Ritüel Günah mıdır?

İnanmak istemesekte günah diye geçer. Tabii yıllardır tartışılan bir konu netliği tam olarak belli değil biraz da sizin neye inandığınızla ilgili bir konu. Ama nereden bakarsak bakalım şu an genel olarak ritüel ibadet şekli olarak gözüküyor ve dinimize göre ritüel yerine dua etmemiz gerekir. Aynı şekilde yoga da ibadet şekli olarak kabul edildiği için günah kabul edilir ama meditasyon günah değildir.

Meditasyon bir zihin temizleme yöntemi olduğu için genelde ibadetlerden önce yapılabilen bir şey. Eğer 10 numara 5 yıldız bir müminseniz şu an bu yazıyı kapatabilirsiniz.

Gelelim benim izlenimlerime. Nereden baksak 3 aydır aralıklı olarak yapıyorum. Hatta bazen canım sıkıldığı için bile yapıyorum. Arkadaşlarımla ne zaman birbirimize kalmaya gitsek yapıyoruz. Neler yapıyoruz diye sorarsanız Youtube'da istediğiniz kategoriyi seçebilirsiniz.

-15 dakikada mesaj attırma ritüeli. (İnanılırlığı %0)

-Onun aklına düşmeni sağlayacak ritüel (Olabilitesi var %82)

-İstediğiniz kişiyi kendinize çekme ritüeli (Belki %65)

-İstediğin kişinin rüyasına girme ritüeli (Buna bayağı yükseğim bu arada %87)

Gerekli malzemeler: loş ortam, meditasyon müziği ve mum. Tabii genelde ritüel sırasında beyninizin boş olması gerektiği için önce meditasyon yapmanızı tavsiye ederim.

Evettt gelelim benim başıma gelene. Kesinlikle başta ritüel sayesinde olduğunu anlamadım ama düşününce gerçekten onun sayesinde olmuş. Zaten anladığımda şok olmuştum. Size en büyük infoyu vereyim, kesinlikle gerçekten çok istemeniz gerek. Öyle böyle istemek değil ama bayağı bayağı isteyin. Ve kesinlikle imkansız demeyin. Aslında bunun ritüelden çok Çekme Yasası olduğunu düşünüyorum. Onu da başka bir yazımda anlatayım. Şimdi başlıyorum.

X'i Insta'dan görmüştüm. Hiç bir şekilde birbirimizi tanımıyorduk bu arada, yolda bile görmedim. Aynı şehirde bile değildik. Takipçi sayısı normal bir insanınkinden fazlaydı. Ben de sadece tanıdıklarımı ekleyen bir insanım o yüzden benim hesabımda takip edilenle takipçiler eşit. Çocuğa düştüm ama tanımıyorum o yüzden de takip edeyim dedim (profili açık). Tabii ki geri takip etmedi, piç. Sonra ben işte her gün bunu düşünüyorum, fotoğraflarına bakıyorum sonra yine düşüyorum. Her gün bin kere giriyorum profiline ama cringe olmayayım diye bir hafta sonra takipten çıktım. Sürekli düşünmeye devam ediyorum. Sonra bir ritüele denk geldim. 40 KERE SÖYLEME RİTÜELİ.

Sloganı ise 'Bir şeyi 40 kere söylerseniz olur'

Gece yatmadan önce başladım 40 kere 'Birbirimizi sosyal medyadan takip edeceğiz' diye söylemeye. 2 hafta aralıksız her gün yaptım sonra aralıklarla devam ettim. Bu arada uyumamada yardımcı oluyordu :) Uyuya kalıyordum sürekli.

Nasıl istediysem artık, önce çocuğun geçici olarak benim yaşadığım şehre taşındığını öğrendim. Sonra bir sosyal medya uygulamasında takipleştik. Her gün birbirimize fotoğraf atık. Hatta konuştuk. Yalan atıyorsam Allah'ta benim belamı versin o kadar ciddiyim! Sonra ne oldu? Sıkıldım. Bir hevesti ve ulaştım bitti. O eski albenisi gitti çocuğun. Ne demek istediğimi anladığınızı düşünüyorum.

Başta benim için imkansızdı sonra ulaştım ve bitti. Üzücü ama artık eski ilgim kalmadı. Onu kendime çekmeyi başardım, mission completed👍

Benim için en başarılı ritüel kesinlikle 40 kere söyleme ritüeli. Bunu denemenizi tavsiye ederim ama çoooook istemiz lazım. Çok isteyin arkadaşlar hatta olduğunu düşünün. Size mesaj attığını ve konuştuğunuzu düşünün. İnş benim gibi soğumazsınız.

Size bir olay daha anlatmak isterim. Hayranı olduğum ünlüye kendimi nasıl takip ettirdim? Ben artık sınırları aştım aq. Düşündüğünüz gibi orta düzey bir ünlü değil bu kişi en ünlüsü. Dünyanın en ünlüsü! 7 yıl oldu ve hala takip ediyor kendisi beni. Bu işte çok iyiyim 😂

İşin sırrı belli. Dinleyin şimdi, okuyun yani.

1- Çok isteyim.

2-İmkansız demeyin.

3-Olmuş gibi düşünün.

4-Beyninizi ve evreni kandırın.

5-Sonra bekleyin her şey sizin bir araya gelmeniz için çalışsın.

Bonus: Size bir inanma dayanağı lazım o yüzden ritüel yapıyoruz aslında ritüelin olacağına inanıyorsunuz ve oluyor. Olacağına inanın.

Bu kadar basit💪

Ama şöyle de düşünüyorum. Sizi sevmeyen birisinden sizi sevmesini istemek ne kadar doğru?

Okuduğunuz için teşekkürler...

Mistik Şeyler , Maji , Gözlüklüden Seçmeler

Kitabın Adı: Kırmızı Pazartesi

Yazarın Adı: Gabriel Garcia Marouez

Sayfa Sayısı: 111

Yayınevi: Can Yayınları

Puanım: 3/5

KİTAP TANITIMI

Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez'in 1981'de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü. Hem Kolombiya'da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman.

Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar'ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli. Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.

Konusu

Kadının teki evleniyor ve bakire olmadığı anlaşılıyor. Abileri soruyorlar buna kim yaptı diye, kadın da Nasar'ı söylüyor. Kadının abileride Nasarı şişliyorlar. Konu tam olarak bu.

Yorum

Beğenmedim.

Kitabı az önce bitirdim ve ben de o, herkesin övdüğü, yere göğe sığdıramadıkları etkiyi yaratmadı. Belki de beklentimi çok yüksek tuttuğum içindir. Yazımı çok dağınık geldi bana ve isimleri uzun uzun yazması hoşuma gitmedi. Toplasan 100 sayfalık kitapta beni etkileyen tek yer son 10 sayfa. Onun dışında yazar bile konuyu bilmiyor.

Kitabı arkasında okuyanlar sarsıldı yazıyor, sarsılmadım da.

Saat sabahın 04.47'si ve ben istediğim şeye ulaşamadığımı hissediyorum. Bu kitap beni tatmin etmedi. Zaten düşüncem gereği bu 'namus temizleme' cinayetleri malca geliyor birde üstüne bu kadar salak bir olayı okuyunca sinirlerim de bozuldu.

Yaşadıkları yer, olaylar, karakterler, yazarın kendisi... tuhaf

Neyse benim için vakit kaybıydı. Kitabı bitirdiğimde, vay be, demedim. Belki de suç bendedir ve kitabın büyüsüne kapılamamışımdır.

Bu sefer kimin dediklerini anlatıyor? Bir anda kime geçti? Bu kimdi? Bu ne alaka?

Diye düşünerek aralıksız 3 saatte bitirdim kitabı. Kendimi tebrik ediyorum. Yazarın başka kitaplarını da okuyacağım çünkü kendisinin Nobel ödülü varmış, diğer kitapları daha iyi herhalde.

İyi okumalarr...

Kitaplar , Kitap Önerileri ,

(182 bölüm)

Karakterler: Lu Jin Nian (erkek başrol)

Qiao An Hao (başrol kadın)

Qiao An Xia (başrol kızın kuzeni ama kız abla diyor, ablası yani)

Xu Jia Mu (başrol erkeğin yarı kardeşi)

Konusu: Webtoon, zoraki evlilik konusuyla başlıyor aslında ama sonra işler çığırından çıkıyor arkadaşlar. Spoisiz konuyu özet geçeyim. Mu, kaza geçiriyor sonra bakıyorlar şirketin hisseler türk lirası gibi düşüşe geçmiş. Kazadan sonra Mu komaya giriyor, bu arada kendisi Hao ile (ikisi birbirini sevmiyor) nişanlıydı, hemen aileler diyor ki 'hisseler düşüşe geçti sizi evlendirelim' ama Mu komada ve ne zaman uyanacağı belli değil. Olay böyle olunca Lu'ya kardeşi Mu'nun yerine geçmesini söylüyorlar ve Hao ile Lu evleniyor. Sonrası sex mex.

! SPOİ ALARMI ! Şimdi benim düşüncelerim ve detaylı olarak konusu.

Arkadaşlar okurken öldüm öldüm dirildim. İki insan nasıl bu kadar mal olabilir, hiç bir türlü anlamış değilim.

Lise 2. sınıf diye hatırlıyorum, Lu ve Hao tanışıyorlar sonra ikisi de birbirine deli gibi aşık. Kız, çocukla aynı sınıfa düşmek için köpek gibi ders çalışıyor, çocuk da kızla aynı sınıfa düşeyim diye bildiği şıkları işaretlemiyor sonuç olarak farklı sınıflara düşüyorlar çünkü... ikisi de mal. Sonra Hao yine çok çalışıyor A üniversitesine gitmek için çünkü Lu çok zeki ve oraya gider diye düşüyor ama Lu'da düşünüyor ki, Hao kötü yapar ben de kötü yapayım aynı üniversiteye gidelim ama ne demiştim ikisi de MAL oldukları için yine denk gelemiyorlar.

Bu arada çocuk webtoonda piç diye geçiyor. Lu, Mu'nun babasının gayrimeşru çocuğu. Kadın adamdan gizli Lu'yu doğuruyor ama Lu üç yaşına geldiğinde Lösemi oluyor. Kadın mecbur Mu'dan ilik mi hücre mi -hatırlamıyorum- istemek zorunda kalıyor. Kadın yalvar yakar alıyor hücreyi ama buna şart koşuyorlar. Kadın, hiç bir şekilde çocuğun o adamdan olduğunu söylemeyecek ve Lu büyüdüğünde şirketten hisse falan alamayacak. Teknik olarak hiç doğmadı gibi. Lu'nun anneside ölüyor sonra, çocuk kaldı mı yetim! Bu aç kurtlar hemen yiyip bitiriyor çocuğu.

Mu, el üstünde herkes onunla ilgileniyor ama Lu fakfakir, mutsuz, sefik. Lisede de kıza aşık olunca diyor ki, Hao için zengin olacağım başarılı olacağım, oluyor da. Hao'da hasta buna, işte mal malı çekiyor görüyoruz. Bunlar saplantılı aşık, ikisi de psikopat, ikisi de deli. Birbirleri için her şeyi yapıyorlar, herkes de farkında ama bu iki iqsuz anlamıyor!182 bölüm! Bakın! 182 bölüm diyorum! Yemin ederim 182. bölüm anladılar ne bok olduğunu neredeyse!

Mu ile Lu'nun ilişkisine gelecek olursak ikisi birbirini zaten kardeş olarak görüyor, sorunu yaratan Mu'nun anası olacak davar. Tamam hadi bu çocuğa piç diyorsun, anasına da orospu ama ulan senin kocan ne mahlukat? İnsan kocasında suç aramaz mı? Biride adama demedi birader sen ne bok yedin? Hep bizim çocuğa yüklendiler. Çok ezildi yaa çocuk.

Evettt nerde kalmıştık... Bu iki mal birbirine aşıktı. Hao'nun ablasına diyorlar ki 'sen Mu ile evlen' kız da kendi götünü kurtarmak için, Mu'yu Hao seviyor diyor. Aileler bu sefer bu ikisini nişanlandırıyor. Hao kızım, hani Lu'yu seviyordun, niye nişanlanıyorum aq demez mi insan? MAL! Sonra kaza falan olunca hoop bizim Mu'nun yerine Lu geçti.

Bu arada Mu'nun o sırada ilişkisi varmış. Mu şerefsizin tekiymiş! Kadınla ilişkiye girmek için para vermiş yazık kadın da bu salak Mu'ya hasta. Hayır şu iki kız bu iki malda ne buldu onu mesela hiç anlamadım...neyse. 7 yıllık ilişkisi varmış işte Mu'nun, kadın da baktı işte bu beni sevmiyor git dedi Mu'ya. Mu'da kadını seviyormuş ama şerefsiz olduğu için yedi yıl oyalamış, zevkine oyaladı herhalde. Bunlara akıl erdirmek mümkün değil. İşte kadına yüzük aldım evlenme teklif edeceğim derken salak kaza geçirip komaya giriyor. Oha bu arada tam bizim ülkelik konu :D

Hal böyle olunca bizim iki iqsuz mecbur evleniyor. İkisi de birbire aşık ama Lu, Hao teknik olarak kardeşiyle evlendiği için ona kızgın, kız da Lu'yla olduğu için çok mutlu. Gel gelelim Lu kıza kötü davranıyor, kız da onu umursamamaya çalışıyor. Sonunda ne oluyorsa Hao, bizim mal Lu'yu yatağa atıyor. Sonra iştee aşırı iqsuz serüvenleri başlıyor. Neler yaşamıyorlar ki ohoooo. Lu intihara bile kalkışıyor. Kalkışıyor ne demek çocuk intihar etti ama kurtardılar, işte mal mal bir ton olay. Bu kadar da olmaz diyorsun hemen bir sonraki bölümde oluveriyor falan, ilginç.

Arkadaşlar kuduğum ilk webtoon olduğu için karşılaştırabileceğim pek bir şey yok. Hızlı başladı ama konusu çok tahmin edilebilirdi, biraz da fazla uzatmışlar gibime geldi. Bu arada Çin yapımı bir webtoondu. İlk defa Çin yapımı bir şey de okumuş oldum. Webtoonun geneline bakacak olursak çok kötü değildi. Aşkları ve birbirlerine bu derece saplantılı olup aynı zamanda da bu kadar salak olmaları beni benden aldı. Bir ara katlanamadım resmen. Her şey o kadar bariz belliyken nasıl anlamazlar! Yuh be! Gerçi isminden anlamalıydım. Mükemmel kocayı eve götür, 55 çalıntı öpücük (!)asdfghjsdfg :D

Her ne kadar sonlara doğru tahmin edilebilir olaylarıyla sıksa da güzeldi bence. Okuduğum site çok kötüydüüüüüü. Az daha ondan bahsetmeyi unutacaktım. Arkadaşlar ne zaman yeni bölüme geçsem her seferinde 40+ ablalarımızın çıplak fotoğrafları çıktı karşıma, her seferinde! Bu ne kadar boktan bir reklam anlamış değilim insan bi düzeltir aq. Şimdi gidip geçmişimdeki 40+ ablaların ciciklerini temizleyeceğim.

İyi Okumalarrrrrr :)

Puanım: 3